Kağıthane Mutlu Son-Masöz Bayan Esra

Kağıthane Mutlu Son-Masöz Bayan Esra

Kağıthane Mutlu Son-Masöz Bayan Esra Junius’un dişi bir keçi tarafınca şeytanın hizmetine sokulma hikayesi mahkemedeki savcılara oldukça anlamlı geliyordu fakat onları doyum etmeye yetmedi. Söylenildiğine nazaran, cadıların “sabbat” dedikleri sefahat festivallerinde ona eşlik eden öteki Bamberg sakinlerinin isimlerini verene kadar işkence görmeye devam etti. Büyük olasılıkla Junius’un ismini verdiği her masum yargılanıp öldürüldü. İşbirliğine karşın belediye başkanına acıma gösterilmedi. Çektiği acıları anlattığı mektubu kızına ulaştırması için bir gardiyana para ödedikten sonrasında kazıkta yakıldı. Cadılık davalarına başkanlık eden sivil hakimler ve papazlar, zanlıları şeytanla cinsel oynaşmalarını anlatmaya zorlarlardı.

Savcılar ne istediklerini biliyor ve çoğu zaman işkenceyle istediklerini alıyorlardı. Savcıların sapkın cinsel maceralarını “itiraf etmeye” zorladıkları ebe veya ihtiyar dilenci kadınlar paramparça ediliyorlardı. Kariyerlerini kendi sadist fantezilerinin ayrıntılarıyla uğraşmaya adamış savcılar için hiçbir şey olasılık dışı değildi. Tarihçi Walter Stephens şöyle diyordu: “Uyuşturucu ve sex bağlarımlığı gibi cadılara dair fanteziler de müptelaların dozajı devamlı artırmasını gerektiriyordu; aksi halde fanteziler temelde yatan dürtüyü tatmin etme gücünü geçici de olsa yitirirlerdi.” Cadı davaları bitmek bilmezken, cinsel açıdan üstün bir yaratık olarak şeytan fikri gelişti. Altı yüzden fazla cadıyı kazığa göndermekle övünen seçkin Fransız savcı Pierre de Lancre on yedi yaşındaki bir Basklı kızdan söz ediyordu.

Kağıthane Mutlu Son-Masöz Bayan Esra

Kağıthane Mutlu Son-Masöz Bayan Esra Savcının bizzat incelem etmiş olduğu bu kız şeytanın kimi zaman erkek kimi zaman de keçi olarak belirdiğine tanıklık etmişti. Katırınkine benzeyen bir organı vardı… kol kadar kalınca ve uzundu… Böylesi güzel bir şekle ve ölçülere haiz aletini her zaman teşhir ediyordu. Hayvanın cinsel organı pullarla kaplı etten, demirden, ketenden, boynuzdan yada tamamen farklı bir şeyden yapılmış olabiliyordu. Bazı İspanyol ve İtalyan cadılar dünyada hiçbir şeyin kendilerini bu organlar kadar doygunluk etmediğini itiraf ederken, bir çok cadı da bu organların kendisine acı verdiğini söylemişti.

Fransız cadı avcısı Nicolas Rémy anılarında büyük bir heyecanla şunları yazmıştı: “tüm dişi cadıların söylemiş olduğine nazaran şeytanlarının sözüm ona cinsel organları öylesine büyük ve öylesine sertmiş ki, korkunç acılara katlanmadan o organları içlerine alamıyorlarmış.” Rémy’nin kurbanlarından biri olan Miremontlu Didatia şeytanın penisi yüzünden iç kanama geçirdiğini itiraf etmişti. Cadı zanlıların kendilerini kabahatlayanların istedikleri bilgiyi açıklamaları zor olsa gerekti.