Kağıthane Mutlu Son

Kağıthane Mutlu Son

Bu fikir karmaşası içinde gözlerim yaşlarla dopdolu,

boynum hala çıplak, kepim boğuşma sırasında düşmüş,

saçlarım tahmin edebileceğiniz Kağıthane Mutlu Son gibi darmadağın, dalgın

dalgın ateşin başında otururken beni izleyen o yaşlı aldönemin

iştahı yine kabarmaya başlamıştı. Gaslınün önündeki

gençlik ve tazelik bana karşı koymasını güçleştiriyordu.

Kısa bir suskunluktan sonrasında, büyük bir güçle yumuşattığı

sesiyle hanımım dönmeden Kağıthane Mutlu Son kavgayı kesip her şeyin

düzelmesini sağlayıp, sağlayamayacağımı sordu. Bana karşı

duygularını tekrar canlandıracaktı. Bu mevzuşmalar esnasında

tekrar beni öpüp göğüslerime dokunmaya başlamıştı. Fakat

artık sonsuz nefretim, korkularım, öfkem, benden

beklenilmeyecek bir güce sahip olmamı sağlıyordu, elinden

kurtulup zile koştum ve o daha ne olduğunu anlayamadan

şiddetle çaldım. Hizmetçi neler olduğunu, beyefendinin bir

şey isteyip istemediğini anlamak için yukarı fırladı ve o alçak

daha ileri gidemeden odaya daldı. Darmadağın saçlarımla

Kağıthane Mutlu Son

boylu süresince yerde yattığımı, burnumdan kan fışkırdığını,

iğrenç zaliminse, tüm çığlıklarımdan ve ıstırabımdan

etkilenmeksi-zin vahşi emelini gerçekleştirmek için hala

ısrarlı olduğunu görünce şaşkına döndü.

Martha bu tür muamelelere karşı ne kadar hazırlıklı, ne

aşama katılaşmış olursa, olsun bu sahneyi etkilenmeden

izlemesi için tüm kadınlığının yüreğinden sökülüp alınmış

olması gerekirdi. Benim tarafımı tuttu ve beyefendiye

kendime gelmem için aşağı inip beni bir tek bırakmasını

önerdi, çabucak düzeleceğimi de belirtti. Kağıthane Mutlu Son Dışarı çıkmış olan

bayan Brown ve Phoebe’in döndüklerinde her şeyin kendisini

memnun edecek şekilde gelişmesi için emirlerini yerine

getireceklerini de ekledi. Zavallı narin yavrucağa biraz sabır

göstermekle bir şey yitirmeyeceğini, belirtti. Bu benzer biçimde şeylere

ne diyeceğini bilemiyordu fakat bayanım eve gelinceye dek

yanımda kalması icap ettiğini anlatmaya çalıştı. Kızcağız

kararlı bir tavırla bunları söylerken canavar da burada

kalmasıyla işlerin düzelmeyeceğini kavramaya başlamıştı.

Şapkasını aldı, kaşlarını yaşlı bir maymun şeklinde çatarak mı-

rıldana, mırıldana çıkıp gitti. Ben de onun katlanılmaz

varlığının yarattığı dehşetten kurtuldum.

O gider gitmez Martha sevecen bir tavırla elinden gelen

yardımı yapacağını söylemiş oldu, birkaç damla ilaç içirip sonra da

yatağa yatırmak istedi fakat ben sonuncu öneriye kuvvetle

karşı çıktım.O canavarın geri gelip bu uygun durumdan ya‐

ralanacağından korkuyordum.